Yeni Türkiye ve 2023 hedeflerini destekleyen, bu yolda ailelerin eğitimi ve siyasal duruşunda rol almak isteyen Ailemder sivil toplum örgütleri gündemine damgasını vuruyor. Leyla Taşer Başkanlığında kurulan derneğin kuruluş amacı ve duruşu, üyeliğe yönelik ilgiyi her geçen gün arttırıyor. Türkiye'nin dört bir yanından katılım sağlayan Ailemder üyelerini büyük bir özenle seçiyor.
Kısa adı AİLEMDER olan Aile Meclisi Derneği'ne katılım hızla artıyor. Son olarak 22 Şubat Pazar günü Ankara Genel Merkez'de toplanan meclisin bir sonraki randevusu Nisan 2015 de gerçekleşecek. Türkiye'nin en hızlı katılım sağlayan derneklerinden biri olan Ailemder'in üye sayısı şimdiden 40 bini geçti. 81 ilden de katılım yoğunluğu yaşayan dernek,titizlikle il başkanlarını atıyor.
Toplantı gününde derneğin amacına ilişkin konuşma yapan Başkan Leyla Taşer, şu şekilde bilgi verdi:
“Toplumun tüm kesimleri için toplum menfaatine olan tüm çalışmaları yapmak, ekonomik, sosyal, kültürel çalışmalar yürütmek, eğitim, spor, bakım ve rehabilitasyon hizmetlerine destek olmak suretiyle toplumsal gelişimlerine katkı sağlamak, sosyal yardımları koordine etmek muhtaçlara ulaştırmak, toplum yararına yapılacak projelerle halkın, yönetime katkısını sağlamak.
Sürdürülebilir ve nitelikli bir aile yapısı tesis etmek. Yüksek boşanma oranlarını kontrol altına almak. Yoğun çatışmalı evliliklerde, boşanma sürecinde ve sonrasında çocukların maruz bırakıldığı mağduriyetlerin önüne geçmek. Ülkemizdeki bilim insanlarının anne ve baba rolünün çocuk üzerindeki etkilerini ve sağlıklı bireyler yetiştirmekteki önemini inceleyen akademik çalışmalarına öncülük etmek. Ebeveynlik eğitimleri düzenleyerek, çocukların ebeveynleri ile olan ilişkilerinin, dünyada geçerli olan, ‘birlikte geçirilen zamanın süresi ve sorumlulukları ‘paylaşılmış ebeveynlik’ modeli doğrultusunda tanzim edilmesi hususunda anne ve babaları teşvik etmek. Bilimsel platformlarda, çocuğun yüksek yararını gözeten yaklaşımlara değinmek. Aile terapisini yaygınlaştırmak ve kolay ulaşılabilir kılmak. Kadına, ve yalnız kadına değil, her cinsiyetten insana, her canlıya uygulanan şiddetin önüne geçmek için mücadele etmek. Töre cinayetlerini tarihin derinliklerine gömmek.
Toplumsal hayatın her alanında 'empati ve merhamet' kavramını müesser kılmak. Kendinden önce, diğerinin yararını düşünen bireylerden müteşekkil bir toplum inşa etmek. Geleneksel değerlerimizi, bilimi ve sanatı aynı düzlemde buluşturmak. Bilimsel düşünce ile zihinleri donatmak, sanatsal aktivitelerle ruhları gönendirmek ve toplumsal duyguları estetize etmek suretiyle ‘nefret’ kültürünü sona erdirmek. Öz kültürümüzü ifade eden sanatsal çalışmaların önünü açmak.
Duygu dünyasında boşluğa mahkum edilmiş yeni nesilleri, suç şebekelerinin 'hedef kitlesi’ olmaktan alıkoyan projeler düzenleyip, hayata geçirmek. Gençlerimizi uyuşturucu, alkol ve her türlü zararlı madde bağımlılıkların bataklığından kurtarmak. İnsanoğluna bahşedilmiş ‘İnsan, hayvan, tabiat’ denklemindeki nimetleri tahrip etmeden, uyum içinde varlıklarını sürdürmelerini sağlamak. İnsanoğlunun doğal habitatına yabancılaşma sürecini tersine çevirmek.
Kültürlerarası etkileşim sayesinde, ülkemizin en batısındaki, en doğusundaki, en kuzeyindeki, en güneyindeki, ortasındaki aileleri birbirleriyle kaynaştırarak, bir arada ahenk içinde sürdürdüğümüz ortak yaşamı perçinlemek. İşsizliğin doğurduğu toplumsal yıkımı bertaraf etmek.
Engelliler (duyu yitimi) ve diğer kronik sağlık sorunları yaşayan (Lösemi, otizm, kemik iliği kanseri, böbrek yetmezliği vb.) toplumun dezavantajlı kesimlerinin yaşam kalitesini yükseltecek çözümler üreten projeleri hayata geçirmek.
Ahlaki değerlerden muaf bir cinsellik anlayışını toplumsal yaşamdan uzaklaştırmak. Gençlerimizi ahlaki dejenerasyona ve sağlıksız bir ruhsal yapıya büründüren, altyapısı bulunmayan kültürel ve sosyolojik unsurları eleştirel bakış açısıyla ve profesyonel metotlarla yeniden yapılandırmak.
“Yaşlılarımızı muhtaçlık evrelerinde yalnızlığa terketmek bir insanlık ayıbıdır.” Bu tema çerçevesinde, tecrübe ve şefkat hazinesi olan yaşlılarımıza toplumsal yaşamda önemli roller atfeden projeler başlatmak. Bireyi ana babasına sevgi ve merhametle bakımını üstlenmeye teşvik etmek. Çocukları olduğu gibi, yaşlıları da hayatın merkezinde konumlandırmanın bir insanlık görevi olduğunu düzenli olarak vurgulamak” olarak sıraladı.
Banu Barlas Okumuş
Kısa adı AİLEMDER olan Aile Meclisi Derneği'ne katılım hızla artıyor. Son olarak 22 Şubat Pazar günü Ankara Genel Merkez'de toplanan meclisin bir sonraki randevusu Nisan 2015 de gerçekleşecek. Türkiye'nin en hızlı katılım sağlayan derneklerinden biri olan Ailemder'in üye sayısı şimdiden 40 bini geçti. 81 ilden de katılım yoğunluğu yaşayan dernek,titizlikle il başkanlarını atıyor.
Toplantı gününde derneğin amacına ilişkin konuşma yapan Başkan Leyla Taşer, şu şekilde bilgi verdi:
“Toplumun tüm kesimleri için toplum menfaatine olan tüm çalışmaları yapmak, ekonomik, sosyal, kültürel çalışmalar yürütmek, eğitim, spor, bakım ve rehabilitasyon hizmetlerine destek olmak suretiyle toplumsal gelişimlerine katkı sağlamak, sosyal yardımları koordine etmek muhtaçlara ulaştırmak, toplum yararına yapılacak projelerle halkın, yönetime katkısını sağlamak.
Sürdürülebilir ve nitelikli bir aile yapısı tesis etmek. Yüksek boşanma oranlarını kontrol altına almak. Yoğun çatışmalı evliliklerde, boşanma sürecinde ve sonrasında çocukların maruz bırakıldığı mağduriyetlerin önüne geçmek. Ülkemizdeki bilim insanlarının anne ve baba rolünün çocuk üzerindeki etkilerini ve sağlıklı bireyler yetiştirmekteki önemini inceleyen akademik çalışmalarına öncülük etmek. Ebeveynlik eğitimleri düzenleyerek, çocukların ebeveynleri ile olan ilişkilerinin, dünyada geçerli olan, ‘birlikte geçirilen zamanın süresi ve sorumlulukları ‘paylaşılmış ebeveynlik’ modeli doğrultusunda tanzim edilmesi hususunda anne ve babaları teşvik etmek. Bilimsel platformlarda, çocuğun yüksek yararını gözeten yaklaşımlara değinmek. Aile terapisini yaygınlaştırmak ve kolay ulaşılabilir kılmak. Kadına, ve yalnız kadına değil, her cinsiyetten insana, her canlıya uygulanan şiddetin önüne geçmek için mücadele etmek. Töre cinayetlerini tarihin derinliklerine gömmek.
Toplumsal hayatın her alanında 'empati ve merhamet' kavramını müesser kılmak. Kendinden önce, diğerinin yararını düşünen bireylerden müteşekkil bir toplum inşa etmek. Geleneksel değerlerimizi, bilimi ve sanatı aynı düzlemde buluşturmak. Bilimsel düşünce ile zihinleri donatmak, sanatsal aktivitelerle ruhları gönendirmek ve toplumsal duyguları estetize etmek suretiyle ‘nefret’ kültürünü sona erdirmek. Öz kültürümüzü ifade eden sanatsal çalışmaların önünü açmak.
Duygu dünyasında boşluğa mahkum edilmiş yeni nesilleri, suç şebekelerinin 'hedef kitlesi’ olmaktan alıkoyan projeler düzenleyip, hayata geçirmek. Gençlerimizi uyuşturucu, alkol ve her türlü zararlı madde bağımlılıkların bataklığından kurtarmak. İnsanoğluna bahşedilmiş ‘İnsan, hayvan, tabiat’ denklemindeki nimetleri tahrip etmeden, uyum içinde varlıklarını sürdürmelerini sağlamak. İnsanoğlunun doğal habitatına yabancılaşma sürecini tersine çevirmek.
Kültürlerarası etkileşim sayesinde, ülkemizin en batısındaki, en doğusundaki, en kuzeyindeki, en güneyindeki, ortasındaki aileleri birbirleriyle kaynaştırarak, bir arada ahenk içinde sürdürdüğümüz ortak yaşamı perçinlemek. İşsizliğin doğurduğu toplumsal yıkımı bertaraf etmek.
Engelliler (duyu yitimi) ve diğer kronik sağlık sorunları yaşayan (Lösemi, otizm, kemik iliği kanseri, böbrek yetmezliği vb.) toplumun dezavantajlı kesimlerinin yaşam kalitesini yükseltecek çözümler üreten projeleri hayata geçirmek.
Ahlaki değerlerden muaf bir cinsellik anlayışını toplumsal yaşamdan uzaklaştırmak. Gençlerimizi ahlaki dejenerasyona ve sağlıksız bir ruhsal yapıya büründüren, altyapısı bulunmayan kültürel ve sosyolojik unsurları eleştirel bakış açısıyla ve profesyonel metotlarla yeniden yapılandırmak.
“Yaşlılarımızı muhtaçlık evrelerinde yalnızlığa terketmek bir insanlık ayıbıdır.” Bu tema çerçevesinde, tecrübe ve şefkat hazinesi olan yaşlılarımıza toplumsal yaşamda önemli roller atfeden projeler başlatmak. Bireyi ana babasına sevgi ve merhametle bakımını üstlenmeye teşvik etmek. Çocukları olduğu gibi, yaşlıları da hayatın merkezinde konumlandırmanın bir insanlık görevi olduğunu düzenli olarak vurgulamak” olarak sıraladı.
Banu Barlas Okumuş
Kaynak: Banu Barlas