Onkoloji Profesörü Dr. Ali Aydın Yavuz, Türkiye'nin ilk Proton Kanser Tedavi Merkezini kurmak için Antalya'nın çok uygun olduğunu ifade ederek, Antalya'da bulunan Onkotalya Kanser Kliniği'nde kanser tedavisinde dünyanın en gelişmiş ışın tedavi (radyoterapi) yöntemi olan Protonla tümörlere nokta atışı yapılabildiğini belirtti.
Onkoloji Profesörü Dr. Ali Aydın Yavuz, Türkiye'nin ilk Proton Kanser Tedavi Merkezini kurmak için Antalya’nın çok uygun olduğunu ifade ederek, Antalya’da bulunan Onkotalya Kanser Kliniği’nde kanser tedavisinde dünyanın en gelişmiş ışın tedavi (radyoterapi) yöntemi olan Protonla tümörlere nokta atışı yapılabildiğini belirtti.
Prof. Dr. Ali Aydın Yavuz, ışın tedavisinde kanseri nokta atışıyla tespit eden proton tedavisinin önemine dikkat çekti. Halen radyoterapide kullanılan klasik foton ışınlarının canlı doku içeresinde biraz enerji saçılması yaparak ilerlediğini ve kanserli bölgeye ulaştıklarında enerjilerinin önemli bir kısmını normal sağlıklı dokular üzerine de bırakmakta olduğunu anlatan Yavuz “Bu ise sağlıklı dokuların da gereksiz ışın alması demektir ve yan etkileri artırarak ışın tedavisindeki başarı oranını düşürür. Protonlar ise atom çekirdeğinde yer alan yüklü parçacıklar olup fiziksel özellikleri klasik foton ışınlarından çok farklıdır. Fotondan çok daha avantajlı olarak normal dokuda hemen hiç saçılma yapmadığından proton ışın demeti sağlıklı doku içinde ilerlerken dokuya gereksiz enerji bırakılması sorunu olmaz. Bunun anlamı ise demetin tüm enerjisini kanserli doku üzerinde boşaltması, normal dokulara hemen hiç radyasyon verilmemesi, istenince tümörler için daha yüksek dozlara bile güvenle çıkılabilmesi demektir. İdeal bir tedavi tekniğinden beklenen de budur” dedi.
“Türkiye’de henüz yok”
Klasik foton ışın demetinin vücuda girdikten sonra tümöre ulaşana kadar oldukça yüksek dozdaki radyasyonu gereksiz yere tümörün ön kısmındaki normal dokulara bıraktığını, ardından radyasyonun tümörün arkasındaki sağlıklı dokulara nüfuz ettiğini anlatan Yavuz “Buna karşın proton ışınları; dokuda ilerlerken tümörün ön kısmında ciddi hiç bir radyasyon bırakmaz. Yani tümöre varana kadar normal dokuları bir nevi pas geçer ve sadece tümörün olduğu yere gerekli olan yüksek dozda radyasyonu bırakır. Tümörün arkasında da hiç bir radyasyon dozu oluşmaz. Normal dokular için en güvenli kanser ışınlama yöntemi proton ışınlamasıdır” diye konuştu.
“40 yılda 100 binden fazla kanser hastası proton demetleri ile tedavi edildi”
Yavuz, proton tedavisinin lokal olarak sınırları belirgin olan ve vücudun diğer bölgelerine sıçrama (metastaz) yapmamış olan hemen tüm kanser tiplerinde uygulanabileceğini vurguladı. Dünya genelinde son 40 yılda 100 binden fazla kanser hastasının proton demetleri ile tedavi edildiğine değindi. Türkiye’de (ve hatta Ortadoğu’da, balkanlarda ve Türki Cumhuriyetlerde de) bu tedavinin henüz yapılmadığını anlatarak sözlerini şöyle sürdürdü: “İlk protonterapi uygulaması üzerinden en az 50 yıl geçmiştir. Ama buna rağmen çok fazla yaygınlaşamamış olup şu anda Dünyada 80’e yakın proton veya yüklü parçacık tedavisi merkezi bulunmaktadır. Bunların çoğu da Amerika’da ve Japonya’dadır. Avrupa’da da şu an 24 merkez bulunmaktadır. Proton tedavi merkezlerinin dünyada nispeten daha az yaygınlaşmasının ana nedeni; bu tür merkezlerin kurulum ve işletim maliyetinin klasik lineer hızlandırıcılı radyoterapi ünitelerine göre daha yüksek olması ve bir proton terapi merkezinin yapımı ve kurulumunun 23 yıl sürmesidir. Ancak, daha önce 100200 milyon dolarlar mertebesinde kurulabilen bu merkezlerde tedavi üniteleri günümüzde giderek küçülmüş, teknoloji daha da kompaktlaşmış durumdadır.
Onkoloji Profesörü Dr. Ali Aydın Yavuz, Türkiye'nin ilk Proton Kanser Tedavi Merkezini kurmak için Antalya’nın çok uygun olduğunu ifade ederek, Antalya’da bulunan Onkotalya Kanser Kliniği’nde kanser tedavisinde dünyanın en gelişmiş ışın tedavi (radyoterapi) yöntemi olan Protonla tümörlere nokta atışı yapılabildiğini belirtti.
Prof. Dr. Ali Aydın Yavuz, ışın tedavisinde kanseri nokta atışıyla tespit eden proton tedavisinin önemine dikkat çekti. Halen radyoterapide kullanılan klasik foton ışınlarının canlı doku içeresinde biraz enerji saçılması yaparak ilerlediğini ve kanserli bölgeye ulaştıklarında enerjilerinin önemli bir kısmını normal sağlıklı dokular üzerine de bırakmakta olduğunu anlatan Yavuz “Bu ise sağlıklı dokuların da gereksiz ışın alması demektir ve yan etkileri artırarak ışın tedavisindeki başarı oranını düşürür. Protonlar ise atom çekirdeğinde yer alan yüklü parçacıklar olup fiziksel özellikleri klasik foton ışınlarından çok farklıdır. Fotondan çok daha avantajlı olarak normal dokuda hemen hiç saçılma yapmadığından proton ışın demeti sağlıklı doku içinde ilerlerken dokuya gereksiz enerji bırakılması sorunu olmaz. Bunun anlamı ise demetin tüm enerjisini kanserli doku üzerinde boşaltması, normal dokulara hemen hiç radyasyon verilmemesi, istenince tümörler için daha yüksek dozlara bile güvenle çıkılabilmesi demektir. İdeal bir tedavi tekniğinden beklenen de budur” dedi.
“Türkiye’de henüz yok”
Klasik foton ışın demetinin vücuda girdikten sonra tümöre ulaşana kadar oldukça yüksek dozdaki radyasyonu gereksiz yere tümörün ön kısmındaki normal dokulara bıraktığını, ardından radyasyonun tümörün arkasındaki sağlıklı dokulara nüfuz ettiğini anlatan Yavuz “Buna karşın proton ışınları; dokuda ilerlerken tümörün ön kısmında ciddi hiç bir radyasyon bırakmaz. Yani tümöre varana kadar normal dokuları bir nevi pas geçer ve sadece tümörün olduğu yere gerekli olan yüksek dozda radyasyonu bırakır. Tümörün arkasında da hiç bir radyasyon dozu oluşmaz. Normal dokular için en güvenli kanser ışınlama yöntemi proton ışınlamasıdır” diye konuştu.
“40 yılda 100 binden fazla kanser hastası proton demetleri ile tedavi edildi”
Yavuz, proton tedavisinin lokal olarak sınırları belirgin olan ve vücudun diğer bölgelerine sıçrama (metastaz) yapmamış olan hemen tüm kanser tiplerinde uygulanabileceğini vurguladı. Dünya genelinde son 40 yılda 100 binden fazla kanser hastasının proton demetleri ile tedavi edildiğine değindi. Türkiye’de (ve hatta Ortadoğu’da, balkanlarda ve Türki Cumhuriyetlerde de) bu tedavinin henüz yapılmadığını anlatarak sözlerini şöyle sürdürdü: “İlk protonterapi uygulaması üzerinden en az 50 yıl geçmiştir. Ama buna rağmen çok fazla yaygınlaşamamış olup şu anda Dünyada 80’e yakın proton veya yüklü parçacık tedavisi merkezi bulunmaktadır. Bunların çoğu da Amerika’da ve Japonya’dadır. Avrupa’da da şu an 24 merkez bulunmaktadır. Proton tedavi merkezlerinin dünyada nispeten daha az yaygınlaşmasının ana nedeni; bu tür merkezlerin kurulum ve işletim maliyetinin klasik lineer hızlandırıcılı radyoterapi ünitelerine göre daha yüksek olması ve bir proton terapi merkezinin yapımı ve kurulumunun 23 yıl sürmesidir. Ancak, daha önce 100200 milyon dolarlar mertebesinde kurulabilen bu merkezlerde tedavi üniteleri günümüzde giderek küçülmüş, teknoloji daha da kompaktlaşmış durumdadır.
“1 odalı bir protonterapi merkezinin yaklaşık maliyetinin 30 milyon dolar”
Günümüzde 1 odalı bir protonterapi merkezinin yaklaşık maliyetinin 30 milyon dolar civarında olduğunu kaydeden Yavuz, “Öte yandan kanser hastalarının tedavi maliyetlerinin de klasik foton tedavilerine göre 510 kat daha fazla olduğunu belirtmekte fayda var. Örneğin: şu anda ABD nin Houston şehrindeki MD Anderson Kanser Merkezinde bir hastanın tedavi bedeli 100 bin dolar mertebesindedir. Ülkemizden de proton tedavisi için yurt dışına sevk edilen çok sayıda hasta söz konusudur. Çünkü, ne yazık ki bu tedavi yöntemi henüz Türkiye’de hiçbir ilimizde kurulmuş değil. Türkiye’de de proton tedavi merkezlerinin kurulması çok isteniyor ve bu konuda Türkiye’nin 2023 vizyonu ile de paralel bazı ciddi resmi çabalar da var. Sağlık Bakanlığımızın farklı kentlerde olmak üzere Türkiye’de toplamda 4 tane proton tedavi merkezi kurma konusunda ciddi bir motivasyonu olduğunu iyi biliyoruz. Ancak, birbiriyle uyum içinde çalışacak ve toplamda en az 100 kişiden oluşacak alt eleman guruplarının bir araya getirilmesi, bunların bu yeni alanda uzmanlaştırılma eğitimleri başta olmak üzere çeşitli nedenlerle ülkemizde henüz ilk merkez bile hala kurulamamış durumda” ifadelerini kullandı.
Neden Antalya ?
Proton tedavi merkezlerinden birinin, hatta ilkinin, rahatlıkla Antalya’ya kurulabileceğine değinen Profesör Yavuz sözlerini şöyle tamamladı: “Türkiye’de kurulacak bir proton kanser merkezine Ortadoğu, Türki Cumhuriyetler; Rusya, Balkanlar, hatta Avrupa ve Uzakdoğu’dan birçok yabancı hasta başvuracaktır. Bu hastaların transfer, konaklama ve tedavi dönemi boyunca iyi vakit geçirmelerinin sağlanması da çok önemlidir. Antalya sağlık turizmi açısından muazzam potansiyele sahiptir. Bir sektör olarak, dünyada sağlık turizminin potansiyelinin 2023 yılında 1 trilyon doları aşacağı tahmin edilmektedir. Ülkemiz şu anda bu pastadan çok çok azını alabilmektedir, yüzde 1 bile değil. Doğası, tarihi ve kültürel zenginliği ile Antalya gibi dünya markası olan bir şehrin sağlık turizmi için de uluslararası alanda en çok tercih edilen destinasyon olmasını beklemek doğaldır. Ancak, şahsen Antalya’nın sağlık turizminde yıllardan beri bir türlü istenen sıçramayı yapamadığı kanaatindeyim. Devletimiz sağlık turizmi alanında engellerin ortadan kalkması için elinden geleni ardına koymuyor, çok sayıda yasal düzenlemeyi bir bir yaptı ve yapmaya devam ediyor. Proton tedavisi merkezinin kurulması konusunda 30 milyon dolarlık bir yatırım yapmak devletimiz için hiç zor değil” açıklamasını yaptı.