Koronavirüs salgını ile mücadele
ederken, ülkelerden gelen vaka ve ölüm sayıları korku yaratmaya devam
ediyor. Yaklaşan kış mevsimi ve ikinci dalga korkusu herkesi sarmışken
bilim insanlarının açıkladığı yeni bir araştırmanın sonucu korku içinde
bekleyen dünyaya umut oldu.
Kovid-19 salgını hızını hiç kesmeden tüm dünyayıetkisi altına aldı. İnsanlar, dört gözle Covid-19'a karşı bir aşı ya da ilaç umuduyla beklemeye devam ederken dünya genelinde Covid-19 vakaları ise 25 milyon 917 bini geçti. Virüs nedeniyle hayatını kaybeden kişi sayısı da 861 bin 514'e yükseldi.
Dünyada koronavirüs bilançosunu en ağır yaşayan ülke hala ABD. Brezilya ve Hindistan vaka sayılarında bu ülkeyi takip ediyor. Kuzey yarı kürede kış mevsiminin yaklaşması, ekonominin canlanması için gevşetilen koronavirüs tedbirleri ve okulların başlaması gibi faktörler virüsün yayılmasını hızlandırıyor.
Salgının başlarında çok ağır kayıplar verdikten sonra toparlanan Avrupa ülkelerinde ürküten vaka artışlarıysa korku yaratıyor.
Dünya bu karanlık tablonun esiri olmuşken gelen bir haberse sevinç yarattı. İzlanda'da yapılan bir araştırma koronavirüste umutları artırdı!
Kovid-19 salgını hızını hiç kesmeden tüm dünyayıetkisi altına aldı. İnsanlar, dört gözle Covid-19'a karşı bir aşı ya da ilaç umuduyla beklemeye devam ederken dünya genelinde Covid-19 vakaları ise 25 milyon 917 bini geçti. Virüs nedeniyle hayatını kaybeden kişi sayısı da 861 bin 514'e yükseldi.
Dünyada koronavirüs bilançosunu en ağır yaşayan ülke hala ABD. Brezilya ve Hindistan vaka sayılarında bu ülkeyi takip ediyor. Kuzey yarı kürede kış mevsiminin yaklaşması, ekonominin canlanması için gevşetilen koronavirüs tedbirleri ve okulların başlaması gibi faktörler virüsün yayılmasını hızlandırıyor.
Salgının başlarında çok ağır kayıplar verdikten sonra toparlanan Avrupa ülkelerinde ürküten vaka artışlarıysa korku yaratıyor.
Dünya bu karanlık tablonun esiri olmuşken gelen bir haberse sevinç yarattı. İzlanda'da yapılan bir araştırma koronavirüste umutları artırdı!
İzlanda'da
30 binden fazla kişi üzerinde yapılan araştırma, antikorların yeni tip
koronavirüs (Covid-19) teşhisinin ardından en az 4 ay koruyuculuk
sağladığını gösterdi.
Merkezi
Reykjavik'te bulunan, Amerikan biyoteknoloji şirketi Amgen'in alt
kuruluşu deCODE Genetics tarafından yürütülen araştırmada, İzlanda'da
Covid-19 testi yapılan 30 binden fazla kişi incelendi.
Hastaneler,
üniversiteler ve sağlık çalışanlarının destek verdiği araştırmada,
kişilerde Covid-19 ile savaşmak için oluşan antikorların, teşhisin
ardından en az 4 ay boyunca tükenmediği görüldü.
Harvard Üniversitesi ve ABD Ulusal Sağlık Enstitüleri uzmanları araştırmanın bulgularının yayımlandığı "New England Journal of Medicine" dergisine açıklama yaptı.
Harvard Üniversitesi ve ABD Ulusal Sağlık Enstitüleri uzmanları araştırmanın bulgularının yayımlandığı "New England Journal of Medicine" dergisine açıklama yaptı.
Uzmanlar,
çalışmanın "doğal enfeksiyonda olduğu gibi aşının uzun süreli antikor
üretilmesini teşvik etmesi halinde bunun, öngörülemez ve çok bulaşıcı
yeni tip koronavirüse karşı kazanılacak bağışıklığın çabuk sona
ermeyeceği ümidini doğurduğu" değerlendirmesini yaptı.
Konuyla ilgili daha önce yapılan çalışmalarda, Covid-19'a karşı oluşan antikorların çok çabuk kaybolduğu izlenimi uyanmıştı.
Koronavirüse yakalanan ve hastalığı atlatan kişilerin vücudunda oluşan antikorlar bu kişileri hastalığa yeniden yakalanmaktan koruyor. Ancak bu önemli konuyla ilgili soru işaretleri salgının başından beri mevcut.
Covid-19'la ilgili çalışmalar yapan ve aşı geliştirme yarışında olan bilim insanları daha önce yaptıkları açıklamalarda hastalığı atlatan kişilerde antikor görülmediği ya da oluşan antikorların korunma için yeterli olmadığını iddia ediyordu.
Bu durum koronavirüse karşı 'sürü bağışıklığı' yani nüfusun çok büyük bir bölümünün hastalığı atlatarak bağışık hale gelmesi umutlarını azaltıyordu.
Antikorların yeterli olmaması ve kısa sürede kaybolması aşı çalışmaları için de kötü haber. Çünkü geliştirilecek aşılar da Covid-19'u kişilerin vücudunda bağışıklık yaratarak yenmeyi hedefliyor.
Bu en son araştırma sonuçları devam eden aşı çalışmaları için sevindirici ve umut verici bir gelişme olarak değerlendirildi. Bu sevindirici haberle birlikte bir de kötü haber geldi. ABD, Dünya Sağlık Örgütünün küresel Covid-19 aşısı programına katılmayacağını açıkladı.ABD'de Trump yönetimi, potansiyel Covid-19 aşısını geliştirmek, üretmek ve dağıtmayı hedefleyen küresel girişime dahil olmayacağını açıkladı.
"Washington Post" gazetesinde yer alan habere göre, Beyaz Saray Sözcüsü Judd Deere, ABD'nin Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) eş güdümünde yürütülen Covid-19 Aşıları Küresel Erişim Programı'na (Covax) katılmayacağını bildirdi.
ABD'nin aşı çalışmalarını yalnız başına yürüteceğini vurgulayan Deere, "Birleşik Devletler, virüsü yenebilmek için uluslararası ortaklarıyla iş birliğini sürdürecek fakat Dünya Sağlık Örgütü ve Çin'in etkisindeki çok uluslu organizasyonlarla kısıtlanmayacak." ifadelerini kullandı.
Donald Trump yönetimi, "pandemiyle mücadelede Çin-etkisinde kararlar aldığı" gerekçesiyle 29 Mayıs'ta DSÖ ile ilişkilerini sonlandırdığını açıklamıştı.
Aralarında Almanya ve Japonya gibi ABD müttefiki ülkelerin bulunduğu çok sayıda ülke ve kuruluş programa destek veriyor.
Dünya
çapında aşı geliştirme çalışmalarının hızlandırılmasını, bütün
ülkelerin potansiyel bir aşıdan yararlanabilmesini ve yüksek risk
grubundaki nüfus kesimlerinin aşıdan öncelikli olarak yararlanabilmesini
amaçlayan Covax programı kapsamında 170'dan fazla ülkeyle görüşmeler
yürütülüyor.
Uzmanlar,
ABD'nin aşı çalışmalarında yalnız hareket etme kararının, hem ABD hem
de dünya nüfusunun, pandemiden çıkışın umudu olarak görülen potansiyel
bir aşıya erişiminde sıkıntıya yol açabileceği uyarısında bulunuyor.
ABD başkanı Trump, Çin'i koronavirüs salgınından sorumlu tutuyor ve Covid-19 için sık sık 'Çin virüsü' ifadesini kullanıyor. ABD yönetimi Trump'ın bu tavrı sonrasında DSÖ ile olan ilişkisini sona erdirip örgütten ayrılmıştı.
ABD başkanı Trump, Çin'i koronavirüs salgınından sorumlu tutuyor ve Covid-19 için sık sık 'Çin virüsü' ifadesini kullanıyor. ABD yönetimi Trump'ın bu tavrı sonrasında DSÖ ile olan ilişkisini sona erdirip örgütten ayrılmıştı.